27 Aralık 2014 Cumartesi

Savaşın Çocukları!!!

PROLETERLER.
Bizim köyün delisi de Hasan Abi idi. Herkesin neşe kaynağıydı.  Köy kıraathanesine iner çayını içer bütün gün köy meydanında dolaşırdı. Herkes severdi  onu. Köyün ahırında yatardı ,
kimse bir bardak su ve bir tabak yemek vermekten çekinmezdi.
Eylül ayının bir pazar sabahında Hasan Abi erken saatlerde kalkıp köyün meydanına iner ve '' Hava kan kokuyor kan kokuyor'' diye bağırıyordu. Bir kaç abi köy meydanına inerek,
Hasan Abiye susmasını ve herkesin uyuduğunu onları rahatsız ettiğini söylediler. Hasan abi bir hışımla elinde değnekle etraftakilere saldırmaya başladı ve köyün çıkışına
doğru koşmaya başladı. Bir dahada kimse görmedi onu.
Kış kapıdaydı, babam dağa çıkıp katırlarla odun getirme telaşına düşmüştü. Dedemse babamın geç kaldığına yakınıyordu. Ertesi sabah babam gecenin yarısından katırları hazırladı ve
abimide yanına alarak dağa çıktılar. Dağda birkaç gün kalacakları için annem yolluk hazırlamıştı. Şafak sökmeden babamla abim yolluğu yanına alarak at sırtında yolla koyuldular.
Aradan 1 kaç gün geçtikten sonra babamla abim odunlarla dolu katırlarla köye geldiler. Babamgil bitkin görünselerde yüzlerinde gülümseme vardı. Kışı sıcak geçirecektik.
Birçok şeyden eksik olsakta çay sıcaklığında bir yuvamız vardı. Ne yalınayak koşarken ayaklarımız nede yokluktan canımız acırdı. Eksiktik ama mutluyduk.
Taki o sabaha kadar.......
Köyün meydanında biri yatıyordu, etraftaki kadınlar ağlıyor erkeklerde ''Bunu bir insan nasıl  yapabilir?'' diye bağırıyordu. Koşarak meydana indim. Yağmur yağıyordu.
Sırılsıklam ıslandım. Hatta bir ara yalın ayaklarımın acıdığını hissettim. Meydana vardım ve  yerde yatan kişinin kim olduğunu bilmiyordum etrafın çevreleyen köylülerden de
kim olduğun göremiyordum. Aralarına sıkışmaya çalıştım ama yaşım ufak olduğu için benim görmemi istemediler ve beni geriye doğru iteklediler. Babamın sesini duydum o an.
''Ah Hasan ne yaptılar oğlum sana'' diyordu. Meydan da yatan köyün delisi Hasan Abi'ydi. Tam 13 kurşun sıkmışlar üryan bedenine. Öldürmeden önce işkence etmişlerdi.
Hertarafı kan içinde çırılçıplak bir şekilde köyün meydanına atılmıştı. Kim Hasan Abi'yle 13 kurşun sıkabilirdi? Ne dertleri vardı bu adamla? Hasan Abi'yi meydandan kaldırdıktan sonra
herkes evine çekildi ,bütün köye büyük bir sessizlik hakimdi bizim evide. Annem sofrayı kurdu ama kimsenin o yemeği yeme düşüncesi yoktu,
 Teker teker herkesin sofraya otrumasını söyledi.
Kimsenin annemin söylediklerini duyduğu yoktu. Sofra kurulduğu gibi kaldırıldı. Herkes yatağına çekildi. Bütün gece yatamadım. Hasan Abi'yi düşündüm. Hava gittikçe soğuyordu.
Pencereden dışarıyı izliyordum, Hasan Abi'nin yattığı yere bakmaktan kendimi alıkoyamıyordum. Halen orda görüyordum kendinisi , usulca uzanmış yağmur tanecikleri
yüzüne vuruyordu. Zaman geçmek bilimiyordu , saati bilmiyordum ama sanki bir sayının üzerine sabitlenmiş gitmek bilmiyordu. Biraz daha zaman geçtikten sonra uyuya kaldım.
Rüyamda Hasan Abi'nin bizi köy meydanında kovaladığını görüyordum. Yüzünden eksik olmaya o gülücükleri saçıyordu etrafa. Çocuklar gibi oynuyor zıplıyor kovalıyordu bizi.
Birden babamın bağırışını ve annemin çığlıklarını duydum. Babam bir hışımla beni kucağına aldı ve abime yanına gelmesi için bağırdı. Dedem kapıda adamlara birşeyler bağırıyordu.
Babam beni öyle bir sarmıştı ki farkında olmadan canımı acıtıyordu. Abim babamın arkadasında ve annemde yanımızda feryat figan ağlıyordu. Bağırmalar çığlıklar sadece
bizim evden değil bütün köy meydanına yankılanıyordu. Silah sesleri susmuyordu köyde. Babam beni kucağından bırakmadan duvarda asılı olan silahı kaptı ve bağırmaya başladı.
Birden bir silah patladı ve dedemin yere düştüğünü gördüm. İriyarı bir adam elinde silahıyla hiç acımadan dedim üzerine basarak içeri doğru girmeye başladı. Bize yaklaştı ve
hiç bilmediğimiz bir dilde birşeyler söylüyordu, babamda ona bağırarak evimizden çıkmasını söyluyordu. Adamın suratında tebessüm vardı. Yaptı işten gurur duyarcasına.
Ben ne olup bittiğini anlamadan sımsıkı babama sarılıp ağlıyordum. Adam babama silahı doğrulttu birşeyler söyleyip bağırmaya başladı ve silahlar peşpeşe ateşlendi.
Babım kucağından bir yıldız gibi kayıverdim Etraf kırmızı görünüyordu bana ve biraz ses azalmıştı. Başımı kaldırıp baktığımda babamın duvara yaslı bir şekilde kanlar içinde olduğunu
gördüm hiç sesi çımıyordu ve anneminde aynı şekilde.. Abim çığlıklar içinde bana sarıldı ve suratımı silmeye başladı. Babamın kanı sıçramıştı yüzüme.
O an abimin beni babam gibi sardığını hissettim. İri yarı olan adam yüzümüze bakıp tebessüm ediyordu ve sonra arkasını dönüp dışarı çıktılar. Onlar gittikten sonra abimin kucağında
dışarı çıktı. Bütün köy yangın yeriydi Sadece çocuk sesleri vardı. Abim ormanlığa doğru götürdü beni ve art arda patlama sesleri duyuldu ve evlerimizi bir bir yıkılıyordu.
Ailelerimiz gözlerimizin önünde öldürüldü, evlerimiz yakıldı yıkıldı, umutlarımız yarınlarımız çalındı. Çay tadında sıcaklığımızı çaldılar bizim.
Bizi bunları yaşarken herkes kördü, sağırdı ve dilsizdi. Bizi kimseler duymadı ve bize tek dedikleri şey '' Onlar size demokrasi getirdi.''. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder